Gerçekçilik akımı denince akla gelen ladri di biciclette'dir hep. Küçük Bruno'nun gözünden savaş sonrası İtalya'sının sosyo-ekonomik durumunu izleriz bu filmde. Sarhoş Atlar Zamanı ise; küçücük iken büyümek zorunda kalan büyük gönüllü Ayoub'un, hasta Mani'nin ve kardeşlerinin gözünden; sınırda, kırsalda ve kaçakçı bir babanın çocukları olarak yaşamayı gösteriyor izleyenlerine.
Filmde özel efektler, büyük bütçeler yok. Aynı ailenin 5 ferdi oynamış filmde; bu yüzden sonuna kadar gerçekçi, bu yüzden sonuna kadar samimi. Amansız hastalıkların, parasızlığın, mecburiyetlerin, imkansızlıkların ne illet bir şey olduğunu, başka bir hikaye bu kadar güzel anlatamazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder